NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمُّادٌ
عَنْ ثَابِتٍ
عَنْ مُطَرِّفٍ
عَنْ
عِمْرَانَ
بْنِ
حُصَيْنٍ
قَالَ نَهَى
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
عَنْ الْكَيِّ
فَاكْتَوَيْنَا
فَمَا
أَفْلَحْنَ
وَلَا
أَنْجَحْنَ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
وَكَانَ
يَسْمَعُ
تَسْلِيمَ
الْمَلَائِكَةِ
فَلَمَّا
اكْتَوَى انْقَطَعَ
عَنْهُ
فَلَمَّا
تَرَكَ
رَجَعَ إِلَيْهِ
İmrân b. Husayn'dan rivayet
olunmuştur: Nebi (s.a.v.) (bize) dağla(mak suretiyle tedavi yap)mayı yasakladı.
(Biz ise tedavi için) dağlama yoluna başvurduk. (Fakat bu rahasızlıklarımız) ne
iyileşti, ne de şifa buldu.
Ebû Dâvûd dedi ki:
(îmrân b. Husayn, Hz. Nebi'in yasakladığı bu dağlama ile tedavi etme yoluna
başvurmadan) önce meleklerin selâmını işitirdi. Dağlandıktan sonra bu halden
mahrum oldu. Dağlanmayı bırakınca eski hali tekrar kendisine döndü.
Ayrıca bu hadis'i
Buharî, tıb; Tirmizî, tıb; İbn Mâce, tıb; Ahmed b. Hanbel, IV, 156, 427, 430,
444, 446.
İzah; 3966 da.